Themes of Africa

Source: Free Press They were African journalists known as “ guerrilla typewriters ”. The reason they were called as guerrillas was not because they took up arms to overthrow government, but because they stood up with their pens   against the authoritarian regimes   in Africa. Guerrilla typewriters gathered at the “Promoting an Independent and Pluralistic African Media” seminar, which was organized by UNESCO in Windhoek, N amibia on 29 April-3 May 1991. They undersigned “ Windhoek Declaration ” calling for free, independent, and pluralistic media in Africa. The declaration spearheaded   other regional seminars   and became a benchmark for press freedom in the following decades. It also inspired the United Nations to designate 3 May as the   World Press Freedom Day . It is certain that this initiative, at the very beginning of the democratization wave of the 1990s, had an impact on securing and advancing press freedom in Africa. Yet, press freedom suffers from ser...

  "Gerilla daktilolar"   olarak nam salmışlardı ama gazeteciydiler.  Kendilerine  gerilla  denilmesinin sebebi silahlı mücadele verdikleri için değil, başta  Apartheid rejimi nin hüküm sürdüğü Güney Afrika olmak üzere,  Afrika 'daki otoriter rejimlere kalemleriyle karşı çıktıkları içindi.  Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü'nün (UNESCO) öncülüğünde 1991 yılında Namibya'nın başkenti Windhoek'de düzenlenen seminere katılan gerilla daktilolar,  "Windhoek Deklarasyonu"  olarak bilinen bildiriyi imzaladılar.  Kıtada özgür, bağımsız ve çoğulcu bir medya hedefleyen sözkonusu bildiri takip eden yıllarda dünya genelinde basın özgürlüğüne ilişkin en önemli uluslararası belgelerden biri haline geldi.  Dahası BM Genel Kurulu, Deklarasyonun imzalandığı 3 Mayıs'ı  Dünya Basın Özgürlüğü Günü  ilan etti.  1990'lı yıllardaki demokratikleşme dalgasının hemen başındaki bu inisiyatifin Afrika'da basın özgürlüğünün te...

  Dünya üzerindeki tüm ülkeler gibi Afrika ülkelerinin önünde de büyük bir ikilem bulunuyor. Bu ikilem ekonomik kalkınma istikametinde mesafe almak ile çevrenin sürdürülebilirliğinden ödün vermemek arasında yaşanıyor. Ancak, korunduğu takdirde diğer kalkınma hedeflerine ulaşmayı kolaylaştıracak bir faktör olan çevre, ihmal edilmesi halinde ise kalkınma beklentilerine ket vurma potansiyelini barındırıyor. Örnek vermek gerekirse çevre kirliliği nedeniyle bozulan sağlığı geri kazanmak için yapılan harcamalar, bireyler ve toplumların gıda güvenliği ve eğitim gibi alanlara ayrılacak kaynakları sınırlandırdığı gibi, kalkınmanın önünü açacak altyapı yatırımları için sermaye birikimini de engelliyor. Dahası bozulan ekolojik dengeyi eski haline iade ya mümkün değil veya devasa yatırımlar gerektiriyor. Çevrenin bu önemine binaen 2015 yılında kabul edilen Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin en önemli bileşenlerinden birisi çevrenin korunması ve sürdürülebilirliği. Yazının...

The Turkish public has been captivated by the revelations of Sedat Peker, one of the most significant organized crime leaders in Turkey.   In a series of videos , broadcasted on Youtube, he provides information on the extent of interpenetration between organized crime and politics in Turkey. This state of affairs is certainly not exclusive to Turkey. Besides, we notice an essential transformation. The essence of this change is the states becoming crime syndicates. As Moisés Naím   points out , organized crime is no longer run by outlaws, but they are controlled or led by those responsible for enforcing the law, in extreme cases, by heads of state themselves. Naím calls these states “mafia states” in which political authority is used as a means of gaining political and economic power. What is worse is that holding these politico-criminal elite accountable is not possible in most cases, because they hollow out the checks-balances mechanisms within the state apparatus by using th...

  Türkiye kamuoyu son birkaç haftadır organize suç örgütü lideri   Sedat Peker 'in sosyal medya kanalları üzerinden yayınladığı videoları tartışıyor. Siyaset ile organize suç örgütleri arasındaki ilişkiler, mahiyeti ve derinliği ülkeden ülkeye değişmekle birlikte Afrika'da da kanayan bir yara.  Son dönemde  Afrika 'da da siyasi elitler ile suç örgütleri arasındaki ilişkilerde önemli bir değişim meydana geldiği görülüyor. Bu değişimin özünü devletlerin mafyalaşması teşkil ediyor. Yani organize suç örgütleri artık sadece kanun kaçakları tarafından yönetilmiyor. Bilakis kanunu uygulamakla yükümlü olanlar tarafından, hatta bazı uç durumlarda ise bizzat devlet başkanları tarafından yönetiliyor. Yazının devamı için tıklayınız .